ATK’nin Aysel Tuğluk için verdiği raporun siyasi olduğunun altını çizen kadın örgütü temsilcileri, insan hakları savunucuları, gazeteci ve sanatçılar, ATK’nin kararın siyasi olduğunu belirterek, mücadeleyi yükseltme çağrısında bulundu
Adalet Bakanlığı’na bağlı Adli Tıp Kurumu (ATK) Kürt siyasetçi ve ağır hasta tutuklu Aysel Tuğluk için geçtiğimiz günlerde bir kez daha cezaevinde kalması için rapor verdi. İlgili raporda birçok çelişki bulunurken, Tuğluk’un 11 aydır teşhisi konulan demans hastalığı ile mücadelesi de var olan tıbbi bulgu ve tedavi raporlarına rağmen görmezden gelindi ve ceza sorumluluğu değerlendirmesi yapıldı. Tuğluk’un günden güne ilerleyen ve cezaevi koşullarında tedavisi mümkün olmayan hastalığının göz önünde bulundurularak infazının ertelenmesi için kampanya başlatan kadın örgütleri, gazeteciler, akademisyenler, aydınlar, hak savunucuları ve sanatçılar ise ATK’nin raporuna büyük bir tepki gösterdi.
Nur Sürer: Karar tamamen siyasi
Jinnews’ten Marta Sömek ve Nişmiye Güler’e konuşan kadınlar, ATK raporunun siyasi bir karar sonucu verildiğinin altını çizerken, bu anlamda mücadelenin süreceği ve daha da büyütüleceğinin de mesajını verdi. ATK’nin kararını doğru bulmadığını dile getiren oyuncu Nur Sürer, “Aysel Tuğluk HDP’li olduğu için bu karar tamamen siyasi bir karar” dedi. Cezaevindeki tüm hasta tutukluların serbest bırakılması çağrısında bulunan Nur Sürer, “87 yaşındaki adamı içeriye alıyorlar ve ölmesini bekliyorlar. Son bir haftada kaçıncı oldu, uzun yıllardır yatan 85 yaşında mahkumlar var, onların da tahliye edilmesi gerek” dedi.
Niye cezaevinde tutuluyor?
Tuğluk’un haksız yere cezaevinde tutulduğunu kaydeden Nur Sürer, “Aysel Tuğluk’un ne için yattığı bile muamma, Aysel HDP içindeki en özel insanlardan biri. Tüm mahkumlar için aynı bu durum ama Aysel Tuğluk gerçekten değişik bir kadın ve neden içeride olduğunu bir türlü kavrayamamışımdır. Nasıl bir suç yöneltiyorlar kendisine” diyerek, Tuğluk’un sağlık sorunlarından ötürü bir an önce serbest bırakılması gerektiğinin de altını çizdi.
Alin Ozinian: Rapor gerçekleri örtmek için hazırlanmış
Artı Gerçek Yayın Koordinatörü Alin Ozinian da, “ATK’nin verdiği karar, bir kez daha Türkiye’de adil olması gereken mekanizmaların adaletten çok uzak ve siyasi bir baskı ile faaliyette bulunduklarını gözler önüne sürüyor” sözleriyle tepki gösterdi. ATK’nin gerçeği siyasetle örtmeye çalıştığını vurgulayan Ozinian, “HDP ve Kürt düşmanlığı çok acımasız bir şekilde yine gözümüze sokuluyor, bunu kabullenmemiz isteniyor. Karar özünde ne kadar dolandırsa ve denese de, ‘Aysel Tuğluk cezaevinde kalabilir’ diyemiyor. Raporu detaylı okunduğumuzda, gerçeği siyasetle örtmeye çalışan ATK’nin bile olup biteni ve Tuğluk’un gerçek durumunu gizleyemediğini görüyoruz” diye konuştu.
Selin Top: Düşman hukuku uygulandı’
ATK’nin verdiği kararın kabul edilemez olduğunu vurgulayan feminist aktivist Selin Top, “Aslında gerekçeli kararı okuduğumuzda bilimsel bir karar değil, tam da bir siyasi karar olduğunu görüyoruz, adeta bir düşman hukuku uygulanmıştır” değerlendirmesini yaptı. Tuğluk’un cezaevinde sağlıklı bir koşulda yaşayamayacağına işaret eden Selin Top, “Baktığımızda bir demans hastasının çok ileri düzeyde mi olması gerekmektedir bir kişinin serbest bırakılması için. Hasta bir kişinin cezaevi koşullarında ne kadar içeride sağlıklı kalabileceği çok ciddi bir soru işaretidir. Özellikle de şu anda Türkiye içerisindeki cezaevlerinden bizlere gelen haberleri dinlediğimizde cezaevlerinde hasta bir tutsağın sağlıklı bir koşulda yaşayabilmesi zaten mümkün görülmemektedir” ifadelerini kullandı. ATK’deki kararı veren hekimlerin hakkında ciddi bir soruşturma başlatması gerektiğini söyleyen Selin Top,
“Başta Aysel Tuğluk olmak üzere bütün yol arkadaşlarımızın yanındayız ve cezaevlerindeki bu süreçleri de teşhir etmek, dayanışmayı büyütmek için hepimizin elinden geleni yapması gerekiyor” sözleriyle seslendi.
Zerya Sabahat Erdoğan: Kadınlar yalnız bırakmamalı
Kadın Zamanı Derneği Yönetim Kurulu üyesi Zerya Sabahat Erdoğan ise, “İki günlük izlemeden sonra böyle bir kararın verilmiş olması hastalığın seyri açısından çok sağlıklı ve doğru değil. İki günlük bir yüzeysel yaklaşımla Aysel Tuğluk’a tekrardan siyasi bir kararla bu rapor verilmiş diye düşünüyoruz” dedi. Tuğluk’un Kürt kadın mücadelesinin hafızası olduğunu da vurgulayan Zerya Sabahat Erdoğan, “Aysel Tuğluk her zaman barıştan yana mücadelenin içinde olan, muhalif bir kimliği olmasından kaynaklı bilinçli bir yönelime maruz kalıyor. Aysel Tuğluk’a yaklaşım tüm kadınlara yaklaşımdır. Aysel’e ve mücadelesine sahip çıkmak, onu yalnız bırakmamak adına kadınlara çağrı yapıyoruz. Aysel yaşamıyla kadın mücadelesinin içinde yer aldığını gözler önüne sermiştir. Kadınlar Aysel’i yalnız bırakmamalı ve kararın tekrar değerlendirilmesini sağlamak için mücadelelerine devam etmelidirler” diye ekledi.
Nebile Irmak Çetin: Aysellerimiz bir an önce bırakılsın
Doğruyu, demokrasiyi, barışı, özgürlüğü ve adaleti savundukları için siyasi kadın tutukluların cezaevinde tutulduğunu ifade eden Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu (DİSK) Genel İş İstanbul Konut İşçileri Şube Başkanı Nebile Irmak Çetin de, “Kadın arkadaşlarımızın üzerindeki adaletsizliğin bir an önce son bulup özgür kalmaları gerektiği çağrısını yapıyoruz. Bir an önce Aysel ve Aysellerimiz bırakılsın, Leylalarımız, Gültanlarımız bırakılsın. Kadın hareketinin, mücadelesinin onlara çok ihtiyacı var. En güzel günlerde onlarla kucaklaşmayı istiyorum, bekliyorum. Kadınız güçlüyüz” sözleriyle seslendi.
Nazlı Buket Yazıcı: ATK’nin işi siyasi kararlar değil
“ATK, iktidarın hasta tutsakları içeride tutma ve işkence etme aracına dönüşmüştür” diyen Halkların Demokratik Kongresi (HDK) üyesi sosyolog Nazlı Buket Yazıcı da, “Her gün bir arkadaşı kaybediyoruz, ATK’nin görevi tıp etiğine uygun insan sağlığını ve yaşamını gözeten kararlar vermektir, siyasi kararları çıkarmak değil. Bu siyasi rapor, iktidarın raporu ve insanlık suçudur, erken başlangıçta demans teşhisi konulan Aysel Tuğluk’un derhal serbest bırakılmasını talep ediyoruz” çağrısını yaptı.
Gülseren Yoleri: İnsan hakları yok sayılıyor
İnsan Hakları Derneği (İHD) İstanbul Şube Başkanı Gülseren Yoleri ise ATK’nin bağımsız olmadığı ve raporlarının bilimsellikten uzak eleştirilerinin olduğunu belirterek; “ATK’nin iktidarın ötekileştirdiği ya da düşmanlaştırdığı kişilere ya da gruplara yönelik tutumunda bu iktidar yaklaşımının görüldüğü yönlü tespitler hiç de yabana atılır gibi değil. Uzun yıllardır bir düşman hukuku, yaklaşımı uygulaması var. Maalesef burada da Aysel Tuğluk şahsında hem bilimsellikten uzak değerlendirmeler hem de bağımsız olmayan kurum değerlendirmeleri ve dolayısıyla bütün bunlar siyasi tasarruf ya da siyasi bir değerlendirme aracı olarak kullanılıyor olması meselenin. Tüm bunlar aslında insan haklarının yok sayılarak gerçekleştirildiği durumlar. Biz her durumda insan haklarının mahpuslar için de sağlanması gerektiğinin altını bir kez daha çizme ihtiyacı duyuyoruz” ifadelerine yer verdi.
Çaba ve mücadeleye ihtiyaç var
Bundan sonra yapılması gerekenlere de dikkat çeken Yoleri, “Sadece Adli Tıp Kurumu ya da cezaevi idaresi üzerinde baskı oluşturarak bu meseleyi çözemeyiz. İktidara yönelik mücadeleyi genişletmekte fayda var. Kadın hasta mahpus olarak Aysel Tuğluk şahsında geliştirilen kadın hareketinin önemi büyük. Bundan sonrası için toplumsal muhalefetin bu tür karşı koyuşlarını güçlendirmek lazım. Ama muhataplık meselesinde de bakanlıkları, Meclis’i, hükümeti hedef alan, orada dönüşümü hissettiren bir baskı oluşturabilen genişlikte meselenin ele alınması, yine mevzuatta değişiklik yapılmasına zorlama bu meselede daha kalıcı çözümler üretilebilir. Esas olarak bu mekanizmanın bozulması ve insan haklarına uygun olarak yeniden oluşturulması ihtiyacı var. Bunun için çaba ve mücadeleye ihtiyaç var” önerisinde bulundu.
KADIN SERVİSİ