Koçerlik oldukça değişken iklim ve doğa koşulları içinde zor yolculuklar, büyük sabır ve güçlü irade gerektirir. Koçer yaşamının öncülüğünü üstlenen kadınlar yükün çoğunun kendi üzerlerinde olduğuna dikkat çekiyor
Rojda Aydın-Jinnews
Yılın 5 ayını köylerde çadır kurarak geçiren, komşular arası ortak yaşamı sürdürmeye çalışan koçerler için kış mevsimi daha zor ve zahmetli. Koçerler Kışlık yiyecek üretimi yanında yün eğiren, heybe yapan, urgan yapıyor. Koçer yaşamının öncülüğünü üstlenen kadınlar, yükün çoğunun kendi üzerlerinde olduğunu ifade ediyor.
Bahar ve yaz aylarında yaylalara çıkan Koçerler sonbahar ve kışın ise köylere inerek çadır kuruyor. Şırnak’ın İdil ilçesine bağlı Kiwex Köyü’nde çadır kuran Koçerler burada 5 ay kalarak baharın gelmesini bekliyor. 4 mevsimde de zorlu bir yaşam mücadelesi veren Koçer kadınlar kışın yaşadıkları zorlukları anlattı.
Kiwex köyünde 5 ay kurdukları çadırlarda kalan Koçerlerden Fetîm Ete, baharda Faraşin yaylasına gittiklerini söyleyerek, “Biz Koçer çocuklarıyız ve yaşamımız hep Koçerlikle geçiyor. Birçok zorlukları olmasına rağmen biz yaşamımızı seviyoruz. Yaklaşık 4 yıldır Mayıs ayında Faraşin yaylasına yönümüzü veriyoruz ve orada berivanlık yapıyoruz. Süt sağıyoruz, peynir ve yoğurt yapıyoruz. Bunları satarak da ihtiyaçlarımızı karşılıyoruz” diyerek Koçer yaşamını anlatıyor.
Fetîm Ete, aslen İdilli olduklarını ve kışın sert koşullarının Koçerlerin yaşamını daha da zorlaştırdığı için köylerine dönerek çadır kurduklarını söylüyor.
‘Berdel verildim’
Koçerlerin yaşamı özellikle şehirlerde yaşayanlar için çok zorlu görünür. Gerçekten de zorlu bir yaşam sürdüren Koçerler tüm sıkıntılara rağmen, doğayla iç içe olmaktan ve çalışarak üretmekten çok mutlular.
Kadınlar Koçer yaşamının öncüleri konumunda fakat farklı coğrafyalarda yaşayan kadınlarla benzer geleneksel, ataerkil sistemin dayatmaları ile karşı karşıya. Bu kadınlardan biri olan Fatma Ertan ile hayat hikayesini anlatıyor.
Fatma küçük yaşta annesini kaybettikten sonra babası için berdel edilir.“ Bu benim için çok zordu. Küçük yaşta büyük bir sorumluluk verdiler bana. Babamın evinde yaptığım tüm işleri evlendikten sonra orada da yaptım” sözleriyle yaşadığı zorlanmaları dile getiren Fatma Ertan o günden sonra evin tüm yükünü omuzladığını söylüyor.
Yün eğirmek, heybe yapmak…
Koçerlik yaşamını annesinden öğrendiğini belirten Fatma Ertan, “Çocukken ailemle yaylalara gidiyordum. Koçerlik kültüründe yün eğirmek, heybe yapmak var ve ben bunları ailemden öğrendim. Eğirdiğim yünlerden katırlar için urganlar yapıyorum. Yine çocuklar içine bir şeyler koysun diye heybe yapıyorum. Çocuklarım İdil’de okuyor, okumayanlar da yanımda kalıyor” şeklinde konuştu.
Ekonomik kriz, kuraklık…
Koçerliğin eskisi kadar kolay olmadığını kaydeden Fatma Ertan, “Bir yandan ekonomik kriz bir yandan da kuraklık. Şimdi biz arpa ve saman alamıyoruz çünkü çok pahalı. Yine kuraklıktan dolayı da ot yok ve süt olmuyor. Kışı yaşadığımız bu günlerde de daha fazla zorluk çekiyoruz. Çadırlarda kalmak ise ayrı bir zorluk” dedi.
‘Komşular arasında ortak bir yaşam var’
Sohbete dahil olan Gülsin Kaya ise erkeklerin sadece çobanlık yapabildiğini dile getirerek, “Bunun dışında bir şey yapamıyorlar. Tüm zorluklara rağmen burada komşular arasında ortak bir yaşam var. Yaşamımız birlikte geçiyor ve bu bizim için çok iyi” diyerek her zorluğa rağmen Koçer olmaktan memnuniyetini dile getiriyor.
ŞIRNAK