Çanakkale’nin Ayvacık ilçesine bağlı ‘Büyük Ova Koruma Alanı’ olan Tuzla köyünde JES’lerin yarattığı kirlilik yaşamı tehdit ederken, geçtiğimiz yıl iptal edilen ‘Babadere JES 2’ yeniden gündemde
Yusuf Gürsucu – İstanbul
Çanakkale Ayvacık ilçesine bağlı Tuzla köyünde geçtiğimiz yıl ‘ÇED gerekli değildir’ kararı ile ruhsatlandırılan Babadere Jeotermal Enerji Santrali (JES) inşası mahkeme tarafından durdurulmuş ve proje iptal edilmişti. MNT Enerji şirketinin Tuzla’da 1 adet daha önce inşa ettiği santralin ruhsat sahası içine bir adet daha JES yapma girişimi durdurulmasına karşın santral inşa sürecinin yeniden başlatıldığı duyuruldu. Tarım ve sulama alanı olan bölge 3. derece doğal sit ve 3. derece kaynak koruma alanı olarak belirlenmiş olmasına karşı JES’ler boy göstermeye devam ediyor. MNT Enerji’nin inşa ettiği ve 2’ncisi için girişimde bulunduğu alan ‘Çanakkale Tuzla Büyükova Koruma Sahası’ içinde yer alması tepkilere yol açmıştı.
13 adet JES sondajı
Geçtiğimiz gün yapılan yeni bir duyuruda MTN Enerji Elek. Ür. San. ve Tic. A.Ş. tarafından Çanakkale ili, Ayvacık ilçesi, Tuzla köyü coğrafyası içinde 13 adet sondaj arama kuyusunun açılarak, 11.8 MW gücünde, Çift (Binary) JES kurulma çalışmalarının başladığı öğrenildi. Ruhsat alanında halen 8 MW kurulu güce sahip 1 adet Jeotermal Enerji Santrali (JES), 5 adet (2 üretim, 3 re-enjeksiyon) kuyu bulunuyor. Mevcut santrale ek yapmak isteyen şirkete Çanakkale Valiliği’nce ‘ÇED gerekli değil kararı’na karşı, Gülpınar Sürdürülebilir Yaşam Derneği ile Ege ve Marmara Çevre Belediyeler Birliği dava açarak kararın iptalini sağlamıştı.
Binlerce balık öldü!
Tuzla’daki JES şirketlerinin bazen köyün elektrik borçlarını ödediği ve JES’e karşı çıkanları susturmak amacıyla araçlarında nakit parayla gezip insanları para ile ikna etmeye çalıştıkları gelen bilgiler arasında yer alırken, Tuzla Muhtarı Necdi Ceylan açık bir biçimde yapılan desteklerden dolayı JES’leri desteklediğini belirtmişti. Son gelişmeyle ilgili görüşüne başvurduğumuz Muhtar Ceylan iptal edilen Babadere JES’le ilgili bilgileri olmadığını ve köyde herhangi bir bilgilendirmenin de yapılmadığını söyledi. Mevcut santraller Tuzla Çayı’nın tamamen zehir akmasına neden olurken binlerce balık JES’lerin bıraktığı atık nedeniyle ölmüştü.
Zeytinler kurudu
Daha önce görüşüne başvurduğumuz Gülpınar Muhtarı Ünal Karagöz ise “Hemen yanı başımızdaki Tuzla köyünde 2 jeotermal elektrik üretim santrali uzun süredir çalışıyor. Maalesef Tuzla halkı, olup biteni baştan anlamamıştı. Orada zeytinler kurudu, tarım zarar gördü. Santralden çıkan akışkanı Tuzla Çayı’na saldılar ve bütün canlılar öldü. Tuzla Ovası, 15 köyün ve Ayvacık ilçesinin geçim kaynağı. Bölgeye hem sulama kanalı yapılıyor hem de jeotermal santrale izin veriliyor. Bu durumu anlayabilmiş değiliz” diye belirtti.
Bilirkişi raporu
Ekim 2020’de mahkemeye sunulan bilirkişi raporunda, “Proje tanıtım dosyasının bilimsel ve teknik yönden yeterli olmadığı, rapor içinde değerlendirilen çevresel etkilerin gerçekte olması beklenenden az hesaplanarak raporun, projenin çevreye olan etkilerini tam olarak yansıtmadığı, bu nedenlerle proje tanıtım dosyasının yenilenmesi gerektiği” şeklinde tespit ve görüşlere yer verdi. Bilirkişi raporunu esas alan mahkeme heyeti oybirliği ile “işletmenin çalışmaya geçmesi durumunda, çevreye olacak etki ve yapılan yatırımlar açısından telafisi güç veya imkansız zararların doğabileceği”ne vurgu yaparak şirkete verilen iznin yürütmesini durdurdu.
JES’ler öldürür!
JES’lerin yoğunlaştığı Aydın, Manisa, Denizli ve Çanakkale illerinde jeotermal enerji santrallerine karşı büyük tepkiler ortaya çıkmış durumda. Tepkiler, nehir ve yer altı sularının ile tarım arazilerinin zehirlenerek kullanılamaz hale gelmesinden kaynaklanıyor. Jeotermal santralleri için yer altının bin ila 3 bin metre altına kadar sondaj yapılıp zehirli ağır metallerle dolu akışkan yeryüzüne çekiliyor. Bu akışkan içeriğinde bor, cıva, arsenik, kurşun, amonyak, antimuan, lityum, karbondioksit, hidrojen sülfür gibi ağır metalleri barındırıyor. JES’lerden salınan akışkanın döküldüğü dere ve nehirlerde binlerce balık ölümleri yaşanırken yine binlerce incir, üzüm ve zeytin ağacı bu nedenle kurumuş durumda. Germencik’te yer altı sularında arsenik dahil birçok ağır metallerin ortaya çıkmış olması da JES’lerden kaynaklandığı raporlaştırılmıştı.