Konya Çimento’nun güneş santrali kuracağı duyuruldu. Toprağı, suları, havayı zehirlediği bilinen çimentocuların güneş santrali kurma girişimi karbon-emisyon ticaretine yönelik bir adım olarak öne çıkıyor
Konya Çimento tarafından Konya’nın merkez ilçelerinden biri olan Selçuklu ilçesinde 9,99 MW kapasiteli Güneş Enerji Santrali (GES) kurulup işletilecek. Kurulacak olan santralde 19.536 adet güneş paneli kullanılacak. Ve bu yolla yaklaşık 300 bin metrekare tarım arazisi işgal edilecek. Çimento fabrikalarının bulundukları alanlarda toprağı, suları, havayı zehirlediği biliniyor. Dünya tekellerinin kendi ülkelerindeki kirlilik kriterlerinden kaçarak geldikleri Türkiye’de, bu şirketlerin Avrupa 1.’si ve Dünya 4.’sü güç haline gelmiş olmaları dikkat çekiyor.
Konya Çimento Fransızların
Konya Çimento, İş Bankası tarafından Fransız VICAT Grubu’na devredilen bir işletme. Konya Çimento’nun yüzde 81,88’ine sahip olduğu VICAT Grubu ile Türkiye’deki diğer fabrikalar üretilen çimentonun büyük çoğunluğunu AB ülkelerine ihraç ediyor. Konya Çimento, güneş santrali girişiminin temel nedeni AB’nin emisyon ticareti kapsamında ‘temiz’ iddiasıyla yaptıkları yatırımları kirli üretimlerinden becaiş yaparak karbon vergisinden muaf tutulmasından kaynaklı. Elbette yatırımın tek nedeni bu değil. AKP iktidarı Türkiye’de enerji üretim kapasitesinin sadec 1/3’ünün kullanılabiliyor olmasına karşın, her türden enerji yatırımına birçok teşvik ve muafiyetlerle alım garantileri veriyor olması, bu şirketlerin başlıca motivasyonlarından birisi.
Döngüsel ‘yeşil’ ekonomi!
Türkiye coğrafyasını kirleten belirgin sektörlerden birisinin çimento fabrikaları olduğu biliniyor. Özellikle Avrupa’da belirlenen çevre kriterlerinden kurtulmak isteyen tekeller, Türkiye’de yatırımlar yaparak devasa boyutlarda büyüdüler. Büyürken bulundukları alanlarda tarım arazilerini, suları ve havayı kirletirken halk sağlığını da ciddi anlamda tehdit ederek büyümeye devam ediyorlar. Türkiye Çimento Sanayicileri Birliği, üretilen çimentonun büyük çoğunluğunun ihraç edildiğini vurgularken, dünyanın en kirli sektörüne ‘Yeşil Ekonomi’ nitelemesinde bile bulunabiliyor.
ETS Emisyon Ticaret Sistemi
AB’de uygulamaya konulan karbon vergisi ve Emisyon Ticaret Sistemi (ETS) karbon fiyatlandırması için tanımlanan iki farklı piyasa aracı olarak karşımıza çıkıyor. Bu uygulma ile iklim krizine neden olan karbondioksit ve diğer sera gazlarının azaltılabileceği iddia ediliyor. AB ETS içerisinde; elektrik ve ısı üretimi (CO2), petrol rafinerileri, demir çelik, alüminyum, metal, ‘çimento’, kireç, cam, seramik, kâğıt hamuru, kâğıt, karton, asit ve dökme organik kimyasalların üretimi dahil enerji yoğun endüstri sektörleri (CO2), ticari havacılık (CO2), nitrik asit, adipik asit ve glioksilik asit ve glioksal üretimi (N2O) ve alüminyum üretimi (Perflorokarbonlar) yer alıyor.
Kirletme özgürlüğü
Bu sınır değer içinde, tesislere her yıl belirli miktarda sera gazı emisyonu tahsisi yapılıyor. Tahsis edilen değerin üzerinde emisyonu olan tesislerin fazlalık miktarı kadar karbon kredisini temin etmesi gerekiyor. Sınır değerden daha az emisyon üreten tesisler ise ihtiyaç fazlası karbon kredilerini satabiliyor. Yani bir yandan kirletmeyi aralıksız sürdürebilirlerken, Konya çimento gibi’ temiz’ yatırımlar yaparak, kirletme özgürlüğüne kavuşuyor hem de bu yolla yeni birikim yollarını kendisine bağlıyor.
Çimento fabrikaları yakma merkezi
Türkiye’de kurulu bulunan organize sanayi bölgelerinde fabrikaların atık tesislerinde biriken zehirli atıkların yüzde 90’ı yakma tesisleri ile çimento fabrikalarında yakılıyor. İster evsel, ister endüstriyel olsun çöpleri yakmanın çok tehlikeli olduğu, insan sağlığı, su temizliği, toprak ve hava kalitesi açısından telafisi mümkün olmayan sonuçları olacağını bilim insanları tarafından tüm verileriyle paylaşılıyor. Yakma sonucu baca gazı emisyonları içinde DİOKSİN ve FURAN gibi atıklar ortaya çıkıyor. ‘Dioksinler ve furanlar’ en toksik (zehirli) klorlu organik bileşikler olarak kabul edilirken, kalıcı organik kirletici sınıf olarak tarif ediliyorlar. Aynı zamanda inatçı, kararlı yapıları nedeniyle doğada çok uzun süre boyunca kalıyorlar.
EKOLOJİ SERVİSİ