Son 5 yıl içinde yüzde 67’si ithal edilen 1 milyon ton atık lastik, çimento fabrikalarında yakıldı. TürkÇimento, alternatif yakıt kullanımıyla yaşamı zehirlerken sera gazlarının azalmasına katkı yaptıklarını iddia etti
Yusuf Gürsucu
Çimento üreticisi 65 şirketin örgütü olan Türkiye Çimento Sanayicileri Birliği Derneği TürkÇimento, CEO’su Volkan Bozay, 5 Haziran Dünya Çevre Günü dolayısıyla yaptığı açıklamada çimento sektörünün, alternatif yakıt kullanımıyla sera gazı azaltımı sağladığını iddia ederek, “Çimento sektörü son 5 yılda yaklaşık 1 milyon ton ömrünü tamamlamış lastiği alternatif yakıt olarak değerlendirdi. Böylece 865 bin ton sera gazının atmosfere salımı engellendi. 2016 yılında 90 bin ton ömrünü tamamlamış lastik, alternatif yakıt olarak kullanılmıştı. Bu miktar 2020 yılında 283 bin bin tona yükseldi. Böylece sektör, 5 yılda toplam 901 bin ton lastiği yakıt olarak değerlendirdi. Bu da 865 bin ton karbondioksitin atmosfere salımının engellediği anlamına geliyor” diye belirtti.
Atık lastiğin yüzde 67’si ithal!
Volkan Bozay, yerli kaynaklardan yeterli miktarda ömrünü tamamlamış lastik temin edilemediği için kullanılan lastiklerin yüzde 67’sinin kırpılmış olarak yurt dışından ithal edildiğini, bu konuda yurt içindeki alternatif kaynakların kullanımın arttırılmasının önemli olduğunu iddialarına ekledi. Çimento üretiminde sektörün tüm çalışmalarını Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’ndan alınan izin ve lisanslar kapsamında yürüttüğünü belirten Volkan Bozay, “Belirli kriterlere uygun olan endüstriyel ve evsel atıkları, alternatif hammadde veya alternatif yakıt olarak değere dönüştüren çimento sanayisi olarak ülkemizin atık yönetiminde profesyonel çözüm ortağıyız. Enerji değeri olan belirli atıklar başta ömrünü tamamlamış lastikler olmak üzere çimento fabrikalarına enerji sağlayan kömür ve petrol koku gibi yakıtlara alternatif olarak kullanılabiliyor” dedi.
CEO’nun beyanları gerçek dışı
Biyokütle adı altında inşa edilen enerji santrallerinde bitkisel atıklardan enerji üretileceği iddiası yapılırken, bu santrallerde dünyanın ve Türkiye’nin her türden zehirli-zehirsiz atıklarının yakılmasına izin verildiği biliniyor. Bunun dışında atık yakma tesisleri ile termik santraller ve çimento fabrikalarına atık yakma özgürlüğü tanınarak yaşam zehirlenirken TürkÇimento CEO’sunun iddialarının gerçekle yakın uzak bir ilişkisi yok. Her yıl atık lastik dahil 13.7 milyon ton her türden atık Türkiye’ye taşınırken, atıkların neredeyse tamamı enerji üretim amaçlı yakılıyor. Çimento fabrikaları, atık yakma tesisleri, termik santraller ile biyokütle tesislerinde bu çöpler yakılırken, yaşam dioksin ve furan gibi kanserojen atıklarla zehirleniyor.
Atık yakmak öldürür
Yakılan her 3 ton atıktan yaklaşık 1 ton kül oluşurken, havaya karışan ağır metal ve KOK’lardan (Kalıcı Organik Kirletici) yüzlerce kat daha fazlası uçan küllerle çevreye yayılıyor. Ne kadar önlem alınırsa alınsın, kül boşaltım alanlarındaki küllerin rüzgârla birlikte çevreye yayılması engellenemiyor. Kül toplama alanlarının su geçirmez olduğu iddia edilen zemini göreceli ve geçici bir koruma sağlarken, bu atıklar yok olmuyor. İçeriğinde bulunan zehirli atıklar zamanla çok daha zehirli farklı bileşiklere dönüşüyor. Sızıntı yeraltı sularını kirletiyor. Suyun doğal çevrimi, kirliliği her alana yayıyor. Besinler kirlenirken ortaya çıkan kirlilik sonunda insana kadar ulaşarak kanser vd. hastalıklara neden olurken insan ve diğer canlıların yaşamına kasteder.
Yakmanın sonuçları
Her türden atığın ve özellikle lastiklerin yakılması sonucu ortaya çıkan ‘dioksinler ve furanlar’ 210 adet klorlu kirletici, poliklorlu dibenzo-p-dioksinler ve dibenzo furanlardan oluşan bir grup olduğu ve en toksik (zehirli) klorlu organik bileşikler olarak kabul edildikleri bilimsel araştırmalarda yer alıyor ve ‘kalıcı organik kirletici’ sınıfı olarak tarif ediliyorlar. Dioksinler ve furanlar çevrede uzun süre kalıcı olmalarının yanında yağda çözülmedikleri, bu nedenle insanların ve hayvanların vücutlarında birikerek çoğaldıklarını ve yine uzun yıllar boyunca vücuttan atılamadıkları belirtiliyor. Uluslararası Kanser Araştırması Ajansı tarafından 1. grupta (İnsanlarda kansere neden olduğu ispatlanmış) gösterilmektedir. Bu konuda en geniş araştırmayı yapan ABD Çevre Koruma Ajansı’nın (EPA) araştırma sonuçlarına göre, dioksin kanser yapmasının yanında, sinir, bağışıklık ve üreme sistemlerine (sperm sayısında azalma dahil) zarar verebilmekte, doğmamış bebeklerde bozuk oluşumlara, sakatlıklara sebep olduğu raporlanmıştır.
Kömür neyse lastik o!
Lastiklerin yakılması sonucu atmosfere saldığı karbondioksit diğer tüm yakıtlara rahmet okutacak boyutta olmasına karşın CEO’nun bu açıklamaları gerçeği yansıtmamasına karşın bu iddialarda bulunması manidar bir durum. 1 ton lastik yakılması ile kalorisi yüksek ve en iyi kalitede kabul edilen linyit kömürüyle aynı oranda karbondioksiti atmosfere bıraktığı bilinen bir gerçek. Emisyon değerleri her tür kömürün ortalaması 2430 kg CO2/ton, motorinin 3220kg CO2/ton, lastiğin ise 2270 kg CO2/tondur. Dünyada süren küresel iklim değişimi ile küresel ısınmanın başlıca nedenlerinden biri olan karbon kökenli gazların sera etkisi yarattığı ise bir başka gerçek.