Yine yedi yıl sonra açılmış ve böylesine toplama bir davanın bu kadar değişik yerden SEGBİS ile yapılması-yapılabilmesi duruşmaların sağlığı açısından büyük sorun
Hüseyin Aykol
İktidarın Meclis’te bir komisyon kurularak araştırılmasına yıllardır bir türlü yanaşmadığı 6-8 Ekim Kobanê protestoları, -HDP’nin kapatılması için zemin olsun diye- 108 kişilik bir toplu dava olarak yedi yıl sonra açıldı ve ilk duruşması 26 Nisan 2021 günü yapıldı. Ne duruşmaydı ama…
Öncelikle HDP’li yöneticileri Kobanê’nin failleri olarak yargılama ‘piyangosu’ Ankara 22. Ağır Ceza Mahkemesi’ne çıkmış. Ancak orada da mevcut heyet değil, salt bu dava için özel bir heyet oluşturulmuş. Daha önce İstanbul’da örneklerini gördüğümüz üzere, özel bir heyet!
Ankara 22. Ağır Ceza’nın bu özel heyeti, kendince “Biz bu davayı 45 duruşma gününde bitirebiliriz” diye bir kestirimde bulunmuş. Böylece 26 Nisan’da başlayacak ve her gün yapılan duruşmalarla, 1.5 ay sonra hükmü verecek. Elbette iddianame okunacak ve ‘sanıklara’ söz verilerek savunmaları istenecek. Yani usul, şekil şartı yerine getirilecek.
Avukatların “Bizim mutlaka gitmemiz gereken başka davalarımız da var. 45 gün boyunca buraya gelemeyiz” itirazları ardından, hüküm verilinceye kadar duruşma yapma planı tutmasa da, heyet haklı itirazların hepsini görmezden gelip, davayı hızlıca bitirme niyetinde. Çünkü henüz tutuklu statüsündeki HDP’li yöneticilere hüküm verilip, siyasi hayatlarını bir an önce bitirmek ve bu arada başta Selahattin Demirtaş olmak üzere AİHM’in beraat kararlarını boşa çıkarmak istiyorlar.
Şimdi 3 Mayıs Pazartesi gününe ertelenen duruşma, pandemi yüzünden ilan edilen tam kapanma nedeniyle belirsiz bir ileri tarihe ertelenmiş oldu. Ancak duruşmalar yeniden başladığında tüm kamuoyunu bekleyen sorunlar şimdiden belli oldu bile.
Örneğin yargılananların reddi hakim talebinde bulunduğu bu heyetle, bu davanın sağlıklı bir şekilde sürdürülmesi mümkün görünmüyor. Bir heyet, elbette genç olabilir ama böylesine usul hükümlerini bile takmama hali doğru değil. Bir mahkeme heyetinin avukat ya da sanıklarla böylesine polemiğe girdiğini -45 yıllık bir gazeteci olarak- ben ilk kez gördüm mesela.
Yine yedi yıl sonra açılmış ve böylesine toplama bir davanın bu kadar değişik yerden SEGBİS ile yapılması-yapılabilmesi duruşmaların sağlığı açısından büyük sorun. Pandemi koşullarında, duruşma salonuna gelmemeyi tercih eden kişiler, -duruşma dönüşü hiçbir ihtiyaçlarını karşılayamadıkları bomboş karantina koğuşunda kalıyorlar- o kadar haklılar ama bir o kadar da yüz yüze savunma hakkından mahrum kalıyorlar ve muhakeme büyük yara alıyor.
Duruşma salonuna varıncaya kadar 5-10 kontrolden geçmemiz bizi yorsa da, anlayış gösterebiliriz ama salondaki asker ve özel harekat polislerinin sayısı bırakın sanık ve avukatlarını, bizlerden de (HDP’li milletvekilleri, HDP’nin yöneticileri, basın mensupları, yabancı heyetler) kat ve kat fazla. Aralarında Et ve Süt Kurumu’nun bile bulunduğu devletin tüm kurumlarını temsil eden ‘müşteki’ yakınlarının ise zaten korumaya ihtiyacı yok.
Ancak mahkemeyi izlemeye getirilen şehit ve gazi dernekleri mensupları, duruşmaların ilk gününde yaptıkları gövde gösterisiyle, gelecekte yapılacak duruşma günlerinde HDP’lilere yönelik provokasyonlara hazır gibi göründüler. Belki de hükümetin de beklediği budur; elbette bilemem. Mevcut hükümetin siyaset biçiminin sürekli gergin bir siyasi ortam yaratarak halkın kendi sorunlarının çözümü için talepte bulunmasını önlemek olduğu malum.
Yedi yıl sonra davaya dönüştürme kararı alınan Kobanê protestoları, hem genelde hem de yerelde seçim kaybetmiş olan bu iktidarın HDP’siz bir ülke hayali için çok büyük bir önem taşıyor. Bu yargı görünümlü saldırıyı HDP geri püskürtmekte kararlı ama başta CHP olmak üzere muhalefet de bu işin ucundan biraz tutarsa, sadece
HDP için değil, kendileri için de yararlı olacaktır.