Türkiyeli tüm demokrasi güçlerinin AKP-MHP iktidarını düşürmeye çalışmaları kadar doğru ve isabetli bir yaklaşım olamaz. Hiç kimse Kürtlerin ve demokrasi güçlerinin bu politikalarını çarpıtamaz. Siyasi mücadelelerde her zaman bir mücadeleden başka güçler de yararlanabilir. Bu siyasi mücadelenin doğasında vardır. Önemli olan bu politika yürütülürken esas olarak neyin hedeflendiği ve amaçlandığıdır
Dr. Hayri Hazargöl
Kürt halkı ve Kürt halkının özgürlük ve demokrasi güçleri Türkiye’nin demokratikleşmesi ve Kürt sorununun çözümü açısından AKP-MHP iktidarını düşürmeye kilitlenmiştir. AKP-MHP iktidarının Türkiye, Kürdistan ve Türkiye sınırları dışındaki Kürtlere yönelik politika ve uygulamaları bu politikanın ne kadar haklı olduğunu gözler önüne sermektedir.
Kürt halkının özgürlük ve demokrasi güçleri bunu herhangi bir başka parti ve siyasi güç için yapmıyor. AKP-MHP iktidarı tümüyle Kürt halkının özgürlük mücadelesini bastırmaya odaklanmış ve uygulamalarıyla Kürt soykırımını hedeflediğini açıkça ortaya koymuştur. Eğer bu saldırılarını sadece Türkiye sınırları içindeki Kürtlere yönelik yapsaydı belki bu amaçlı politikalarının üstünü örtebilirdi. Rojava’ya yönelik politikalarını her Kürt görüyor.
2017 referandumunda KDP’ye ve yöneticilerine en ağır hakaretler yapıldığını gördük. Bu açıdan AKP-MHP ittifakı ve buna dayalı iktidarın Kürt politikası nettir. Zaten MHP’nin tam destek verdiği bir iktidarın başka bir politikası da olamaz. Kürt düşmanlığı yaptığı için Tayyip Erdoğan’ı tam destekliyorlar. Nitekim MHP daha şimdiden cumhurbaşkanı adayımız Tayyip Erdoğan’dır, demiştir.
Bu gerçeklik dikkate alındığında Kürt halkının, demokrasi ve özgürlük güçlerinin ve onların dostlarının, Türkiyeli tüm demokrasi güçlerinin AKP-MHP iktidarını düşürmeye çalışmaları kadar doğru ve isabetli bir yaklaşım olamaz. Hiç kimse Kürtlerin ve demokrasi güçlerinin bu politikalarını çarpıtamaz. Sanki başka siyasi güçler için bu yapılıyormuş gibi gösterilemez. Önemli olan esas hedefin ne olduğunu belirlemektir. Siyasi mücadelelerde her zaman bir mücadeleden başka güçler de yararlanabilir. Bu siyasi mücadelenin doğasında vardır. Önemli olan bu politika yürütülürken esas olarak neyin hedeflendiği ve amaçlandığıdır.
Bu açıdan çoğunluğu AKP, MİT ve bunların ilişkilendiği Kürtlerden kaynaklanan HDP’nin AKP-MHP iktidarını hedefleyen politikasına yönelik söylemlere hiçbir Kürt kulak asmamalıdır. AKP-MHP iktidarına karşı mücadeleyi gevşeten ve tereddüt yaratan her söylem, duruş AKP-MHP’nin Kürt düşmanı ve soykırımı amaçlayan politika ve uygulamalarına güç vermek olur. Hiçbir Kürt ve demokratik kişi ve çevreler bu tuzağa düşmemelidir.
AKP-MHP iktidarının en temel hedefi Kürdü her bakımdan bitirmektir. Kürtler tabi ki bu iktidarı hedefleyecektir. Bundan başka bir şeyi düşünmek soykırım bıçağı altına boynunu uzatmaktır. İşbirlikçi bazı Kürtler avcı keklikler gibi Kürtleri bu soykırım tuzağı içine çekmeye çalışıyorlar. Onlar çeşitli çıkarlar gereği ruhunu satmış Kürtlerdir. Kürtleri, Kürt özgürlük güçlerini politikasız ve taktiksiz bırakarak Kürt soykırımının bilinçli ya da bilinçsiz rahat yapılmasına yol açmak isteyenlerdir. Sözde Kürtlük söylemleri sadece soykırımcılığın üstünü örtme argümanları olmaktadır.
Bizim bildiğimiz HDP 31 Mart seçimlerinde AKP’ye kaybettirme politikasını kendine yönelik siyasi soykırım saldırılarını ve soykırımcı güçleri zayıflatmak için yaptı. Bunun için ne pazarlık yaptı, ne de hiçbir şey bekledi. Bu politikadan HDP büyük kazandı. En büyük kazanan tarihi olarak, siyasi olarak HDP ve Kürtler oldu. Birkaç belediyeden çok daha fazla şeyler kazandı. Türkiye’nin siyasi, toplumsal, ekonomik ve kültürel yaşamını ve geleceğini belirleyen alanlarda kendini etkili kıldı. Kürt halkı ile Türkiye halkını birbirinden koparıp karşıt haline getirerek Kürt soykırımını kolay tamamlama politikasına büyük darbe vurdu. Öte yandan HDP’nin bu politikası halkların kardeşliğini pekiştirdi. Türkiye’de demokrasi mücadelesini güçlendirdi. Güncel politik şeylerden öte çok şey kazandı. HDP’nin kendine yönelik saldırıları püskürtmede bu taktiğin de çok önemli bir rolü oldu.
Tabi ki HDP’nin politikası ve amacı bir yönüyle saldırıları püskürtmek, Kürt ve demokrasi düşmanlarını yenilgiye uğratmakken, bir amacı ve bu yönlü politikası da Türkiye’yi demokratikleştirecek ve Kürt sorununu çözecek politikanın Türkiye siyasetinde gelişmesidir. Tabi ki politikasını ve ilişkilerini yürütürken bunu da gözetecektir. Türkiye siyasetinde ortaya çıkan gücünü bu doğrultuda kullanacaktır.
AKP-MHP iktidarını düşürme politikası ne kadar doğruysa bu politika ve yaklaşımları da o kadar doğrudur. Bunlar birbirinin karşıtı durumda görülemez. Aksine her siyasi güç tarafından bu politika ve tutumlar birbirinin tamamlayanı olarak görülmelidir. Bu politika ve taktiklerin hedeflenen iki amacı da güçlendiren özelliklere sahip olduğu açıktır. HDP ve dışındakiler bu gerçeği böyle anlarlarsa doğru yaklaşmış olurlar.
Özcesi, HDP’nin tüm politikaları, ilişkileri, taktikleri Türkiye’de demokratikleşmenin gerçekleşmesi, bu temelde de başta Kürtlerin ve Alevilerin sorunları olmak üzere Türkiye’nin tüm temel sorunlarının çözümü içindir.