Yozgat’ta uranyum çıkarılacağı duyurulurken, bu uranyumun ne olacağı sorusunun yanıtını MTA’nın araştırmasında buluyoruz. Raporda, ‘Bir ülkenin zenginleştirme tesisi kurabilmesi için büyük bir enerji programına ve enerji santrallerine sahip olması gerekir’ deniliyor.
Türkiye’de zengin uranyum yatakları olduğu bilinen Yozgat’ta yeni gelişmeler yaşanıyor. Geçtiğimiz yıllarda ABD’li şirketler tarafından keşfedilen ve Eti Maden tarafından ABD’li firmalara lisanslanan uranyum maden bölgesinde bundan böyle Türkiye’nin kendi faaliyetlerini yürüteceği duyuruldu. Bu bağlamda ABD’li firmaların elinde bulunan, Yozgat’ın merkez, Şefaatli ve Sorgun ilçelerinde 15 bin 708 hektar (157 km2) alanda 8 uranyum maden sahasını kapsayan ruhsatlar, Enerji Bakanlığı Maden İşleri Genel Müdürlüğü (MİGEM) tarafından iptal edildi. Yaklaşık 10 yıldır ABD’li firmaların elinde bulunan ruhsatların kapsadığı sahaların ETİ Maden’e devredilip arama tarama ve çıkartma faaliyetlerinin yürütülmesi planlandığı açıklandı.
Neler oluyor?
Bu sahaların Eti Maden tarafından işletilecek olmasının duyurulması geçmiş yıllarda tartışmaları yaşanan birçok noktaya dikkati çekiyor. Dört yıl önce İngiliz gazetesi Daily Express, Türkiye’nin “Atom bombası” için Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın talimatı ile harekete geçtiğini öne sürmüştü. Alman Federal Savunma Bakanlığı’nın Planlama Bölümü’nün eski çalışanı Hans Rühle, Türkiye’nin atom bombası yapabilmesi için gerekli teknik bilgiyi Pakistan’dan almış olabileceğini ileri sürdüğü bir makale de Die Welt’te yayınlanmıştı. Makalede, Almanya ile Türkiye arasında krizin sebeplerinden biri olarak bu mesele olduğu belirtilmişti.
İran’ın yolunda
Rühle yazısında, Türkiye’nin nükleer silah üzerinde çalıştığının şimdiye kadar haber konusu olmadığını belirtirken, “Türkiye’nin atom silahı üzerinde yaptığı gizli çalışmalar basında hiç yer almadı. Oysa Batılı ülkelerin istihbarat teşkilatları bu konuda hemfikirler” görüşüne yer verdi. Makalede, ayrıca Türkiye’nin kendisine model olarak İran’ı aldığı belirtiliyordu. Rühle, Türkiye’nin adı geçen ülkelerle yaptığı anlaşmalarda gerekli uranyum miktarının temini ve atık maddelerin geri alımı konusunda kendisini sınırlamaktan kaçındığına işaret etti. Rühle, yazısında vardığı sonucu şöyle yorumluyor: “Türkiye Plütonyum bombası üretmek istiyor”. Rühle yazısında, BND’nin elindeki bilgiye göre, Erdoğan’ın emriyle 2010 yılında uranyum zenginleştirme tesisi kurulma çalışmalarının başladığını, Türkiye’nin santrifüjleri Pakistan’dan temin ettiğini de ileri sürdü.
Uranyum zenginleştirilecek
10 yıl önce Türkiye Atom Enerjisi Kurumu (TAEK), hazırladığı ‘Nükleer Teknoloji ve Enerji Geliştirme Projesi’ni Bakanlar Kurulu kararı için Başbakanlığa sunmuştu. Projede ‘uranyum zenginleştirme’ tesisisin Türkiye’de kurulması da vardı. 2008 yılında o dönem Başbakan olan Erdoğan’ın 2015’e kadar üç adet nükleer santral hedefi açıklanmıştı. Türkiye şu an Çekmece Nükleer Araştırma Merkezi’nde 5MWt gücünde bir nükleer araştırma reaktörü çalıştırmaktadır.
Türkiye merkez mi oluyor?
Hürriyet gazetesinden Erdal Sağlam, nükleer enerji ve teknoloji alanındaki gelişmelerin, Türkiye’ye “nükleerde stratejik konu olan uranyum zenginleştirmede merkez olma” şansını verdiği, bu konuda somut çalışmalara başlandığını bir yazısında belirtmişti.
2023 hedefi 120 bin MW
Türkiye 3 nükleer santrali hayata geçirmek üzere hazırlıklar yaparken, bu santrallerin gücünün toplam 15 bin MW olacağı biliniyor. AKP hükümetinin eneri üretim hedefi ise 2023 yılına kadar 120 bin MW’a ulaşmak olduğunu açıklamalarında görmek mümkün. Türkiye’de bugün enerji üretim kapasitesi 85 bin MW’lara ulaşırken, ihtiyaç duyulan enerji miktarının ise bu rakamın 1/3’ü kadar olduğu biliniyor. Bu güce nükleer güç eklendiğinde 100 bin MW’a ulaşılırken, ortaya çıkacak olan 20 bin MW’lık açığın termik ve rüzgar enerjisi ile doldurulacağı açılan ihalelerden anlaşılıyor.
Enerjide arz fazlası!
Bakanlık yetkilileri Türkiye’de enerji arz fazlası olduğunu dile getirmişlerdi. Bu arz fazlası nedeniyle enerji üretimi yapan şirketlere kapasite bedeli altında üretmedikleri enerjinin parası ödenmektedir. Türkiye’de kamu elinde bulunan enerji santralleri ya hiç çalışmamakta ya da düşük kapasitelerle üretim yapmaktadır. Bunun nedeninin özel şirketlere alan açmak olduğu ve şirketlerin enerji üretim kapasitelerinin çok altında üretim yapıyor olmasıdır. Aşırı enerji üretiminin nedeninin, MTA’nın yayınında dikkat çektiği gibi uranyum zengizleştirilmesi için mi ortaya çıkarılıyor sorusunu sormayı gerektiriyor.
Enerji yatırımlarının amacı?
Uranyum zenginleştirilme yapılabilabilmesi için çok sayıda nükleer santrale ve dolayısıyla atıklarına ihtiyaç olduğu bilinmektedir. Ayrıca MTA’nın ‘Türkiye’de ve Dünyada Uranyum ve Toryum’ başlığı ile yayınladığı bir araştırmada şu paragraf başlıktaki sorumuza yanıt veriyor: “Zenginleştirme işlemleri oldukça zordur ve büyük miktarda enerji sarfiyatına ihtiyaç bulunmaktadır. Bu yüzden bir ülkenin zenginleştirme tesisi kurabilmesi için büyük bir enerji programına ve enerji santrallerine sahip olması gerekir.”
EKOLOJİ SERVİSİ